AKIL
Akıl;
Kur’ân’dan, sünnetten ve icmâdan bir delîl olmadığı zaman kendisine baş vurularak, hüküm çıkartmaya yarayan delillerden birisidir. Ancak, aklın bilgi elde etmesi ve bir takım hükümler çıkarabilmesi, bâzı sonuçlara varabilmesi için de nakil ve rivâyetlere ihtiyaç vardır.
Esâsen akıl; İmâm Cafer Sâdık’ın @ buyurduğu gibi; “Kendisiyle, Rahmân olan Allâh’a ibâdet edilen ve cennet kazanılan şeydir.”[2]
Ehli Beyt mektebinde, şeytânın egemenliğine girmiş bir kalbe komşu olan
ve kötü niyeti kendine kılavuz edinmiş, fesâda uğramış bir akıl(!) ve
sorumsuzca, bâtıl yol ve amaçlarla yapılan bir kıyas(!) geçersizdir ve bunun
adı da “şeytâniyet” dir.
Allâh’ın
Resûlü Muhammed @ buyurdular;“Ey
Ali! Cehâletten daha şiddetli fakirlik, akıldan da daha dâimî zenginlik yoktur.”[4]
"Bütün ilimlerin kaynağı; Kurân,
Sünnet’in de kaynağı; Ehli Beyt’tir."
[1] Geniş bilgi için bak: M. Ebû
Zehrâ: İmâm Cafer Sâdık: sh:399, Türkiye Diyânet Vakfı İslâm Ansp: c:7
sh:8..vb.
[2] Usûl-u Kâfî: c: 1 sh: 11
[3] Usûl-u Kâfî: c: 1 sh: 11
[4] Usûl-u Kâfî: c: 1 sh: 30